Samsung, yapay zeka destekli görüntüler için İçerik Kimlik Doğrulaması standardını benimsedi. Samsung Galaxy S25 serisi dünyada bu standartı kullanan ilk telefonlar olacak. Standart, Galaxy S25 cihazında oluşturulan yapay zeka destekli görüntülere etiket ve meta veri ekliyor.

Samsung Galaxy Unpacked etkinliğinde odak noktası tabii ki yeni telefonlara – Samsung Galaxy S25 serisine – verilmekteydi ama dikkatten kaçan önemli bir konu vardı, o da İçerik Kimlik Doğrulaması’nın benimsenmesiydi. 2024 yılında, görüntülerin ve dijital içeriğin oluşturulmasını işaretlemek için bir standardın benimsenmesi, özellikle yaratıcı yapay zekanın yükselişi ve ardından gelen sanat hırsızlığı belası nedeniyle önemli bir konuydu. Teknoloji şirketleri, genellikle bir görüntünün meşruluğunu belirtmek için kendi meta veri işaretçilerini ve filigranlarını benimsemeye başladılar ancak bir görüntünün doğruluğunu belirlemek için bir standart çoğu zaman atlandı.

Bu duyuruyla Samsung, İçerik Kimlik Doğrulaması standardını destekleyen Adobe tarafından geliştirilen bir araç olan Content Authenticity Initiative (CAI) tarafından desteklenen C2PA’ya katıldı. Bu adımıyla Samsung, yapay zeka tarafından değiştirilmiş görüntülere şeffaflık getirme konusunda önemli bir adım attı.

İçerik Kimlik Doğrulaması, içerik bilgisini içeren bir defter gibi düşünebilirsiniz; hangi cihazda yakalandığı, hangi program (ya da yapay zeka aracı) tarafından değiştirildiği, orijinal görüntünün oluşturulduğunda hangi ayarların etkinleştirildiği gibi bilgileri içerir. Bu standarda uygun olarak, Samsung Galaxy S serilerinde üretilen yapay zeka destekli ve yapay zeka tarafından değiştirilmiş görüntüler meta veri temelli bir etiket alacak, yani aslında gördüğünüzün yapay zeka tarafından değiştirildiğini belirtecek. ‘CR’ filigranı da görüntüye eklenecek. S25 ailesi, görüntülerde meta veri işaretini taşıyan ilk telefon seti olmasına rağmen, bu standarda katılan Nikon ve Leica gibi kamera şirketlerinin ardından gelmektedir.

Genel anlamda, standart yaratıcıların çalışmalarını korumak isteyenler açısından bir kazanç olsa da, her standartta olduğu gibi açık bir problem de standartlara karşı olan ilgisizliktir. Yapay zeka araçlarını üreten yeterli sayıda şirket, yapay zeka tarafından değiştirilmiş içeriğin kolayca işaretlenmesine izin veren standartları benimsemezse, böyle bir sistem değersiz olacaktır.

Content Authenticity Initiative çatısı altında 4.000’den fazla üye bulunmaktadır, umarız yapay zeka kullanımını etkili bir şekilde işaretleyen araçlar, bu tür araçların giderek artan yeteneklerine ayak uydurur. Bu gelişmeler, sokaklardaki yapay zeka ile ilgili konuşulanları etkileyebilir.